Tüm yorumlardan ve unutulmaz bir geri dönüşle kazandığımız arşivlik maçtan önce şunu söylemek lazım.. Ulus olarak böyle bir galibiyete ve kenetlenmeye ihtiyacımız vardı.. Bu galibiyet Türkiye ulusal takımına ; kimliğini, kişiliğini, özgüvenini , karakterini, oyun kurgusunu, futbolcuların duruşunu, formanın hakkı verme düsturunu, emeği, mücadele gücünü, morali ve en önemlisi bu ulusun ümüyle yeniden barışmalarını sağlamıştır.. Türkiye vs Çek Cumhuriyeti maçı futbol olarak taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği gibi seyir zevki çok yüksek olan unutulmaz bir maçtan daha başka anlamları içermektedir bu topraklar için satır aralarında.. Bu maçın alt metinlerini okurken doğurduğu sonuçları uzun vadeli düşünmek gerekir.. Ulusal takım 2002 ruhunu hatta daha öncesinde yaşanan Euro 96 kenetlenmesini yeniden yaşamış, kenetlenmiştir.. Bu galibiyet klüpçülüğü , medyanın gereksiz polemiklerini bitirmiş , futbolun bu kadar tutkuyla sevildiği bu toprakların çocuklarının yani bizlerin çoktan hakettiği ağız tadıyla futbol keyfi yaşama hakkımızı bizlere geri vermiştir.. Bu maçı bu ülkede futbolu yürekten seven tüm dürüst insanlar beraber kazanmıştır, sadece futbolcular değil..Çek Cumhuriyeti maçı hiç kolay değildi elbet,tarihimizde hiç yenemediğimiz bir ekibe karşı kader maçı oynamak.. Müşterek bahislerde hatta Türkiye kamuoyunda favori rakipti. Hamit Altıntop'un maç öncesinde söylediği gibi ''kendi değerini bilmeyen, kendi gücünün farkına varamayan'' bir yapımız var ne yazık ki..Turnuvadaki hiçbir takımda bir Arda Turan daha yok.. Ama nedense maç önceleri hala güvensizlik yaşanıyor bazı kesimlerde.. İspanyol Villa ve Hollanda'lılar dahil olmak üzere, turnuvanın akla gelebilecek tüm yıldız ve yıldız adaylarının hepsini bir çırpıda gölgede bırakmıştır Arda Turan. Yetenekli futbolcu statüsünden çıkıp büyük oyuncu olarak anılmayı haketmektedir.Onun önderliğinde Milli takım korkmayı ve rakibe göre taktik belirlemeyi geride bırakmış kendi kişiliğini bulmuş ve Viyana yollarına unutulmaz bir galibiyetle çıkmıştır.. Çek Cumhuriyeti gibi bir ekole karşı çeyrek final yolunda , tamam mı? devam mı ? maçına çıkmak.. Yine beklediğimiz gibi başlayamadık.. İdeal kadro olarak düşündüğümüz kadroyla başlamamıza rağmen rakipten korkarcasına , durgun , bezgin , isteksizdik.. Tek gol şansı 36 'lık Jan Koller'e yüksekten indirilecek toplara, Koller'in yapacağı kafa vuruşu olan rakipten, tamda korktuğumuz biçimde, kronik yan top sorunumuzun nüksetmesiyle geriye düştük.. İkinci devre artık geriden gelerek fantastik dönüşler yapmayı ekol haline getirmiş ulusal takımımızdan bir geri dönüş bekliyorduk ama oyun olarak geri dönsek bile skor olarak başaramadık bunu.. Adeta kendi yarı sahasına hapsolmuş, geriye yaslanarak 1-0'lık skorun üzerine yatan Çekler, kendilerinin bile beklemedikleri bir anda, Emre Güngör'ün sakatlığında oyuna bir türlü Emre Aşık'ı sokamamamız neticesinde yaşadığımız saha içi rotasyon kaybıyla 2-0 öne geçtiler.. Bu dakikadan sonra futbol tarihinin unutulmayacak mucizlerinden birisini gerçekleştirdik.. Avrupanın maradona'sı Arda Turan'ın tüm takımı ateşlemesi, tamamı İtalya liginde oynayan çek savunmasını hallaç pamuğu misali bir sağa bir sola yatırıp mahalle futbolu deyimiyle rakip savunmanın belini kıran çalımlar atması, tıpkı İsviçre maçında olduğu gibi inanılmaz bir görsel şölen sunarak, Avrupa'da eşi benzeri olmayan tekniğini konuşturması ve sahada yürüyen , 2-0 geriye düşünce demoralize olan takımı şahlandırışı.. Bu muhteşem futbolunu bitime 15 dk kala Hamit'in nihayet kendi bölgesine geçmesi, Fatih Terim'in yerinde ve oğru bir değişiklikle oyunu hareketlendiren ve mücadele gücümüzü arttıran Sabri'yi oyuna sokmasıyla bulduğumuz denge sonucu takımı tek başına sırtlayan Arda Turan dünyanın en kalecisi olarak nitelendirilen Cech'i iğne deliğinden avladı.. Acaba dedik ? yeniden geri dönüş yaşayabilecek miyiz? ... 15 dakika kala tarihe geçecek maçın kaderide değişti.. Tanrının eli faktörü Maradona'nın ortaya attığı bir klişe değilmiş.. Tanrı'nın eli Hamit'in yandan kestiği güzel ortada Cech'in eline karıştı, seken topta ''El Turco '' matador Nihat Kahveci doğru yerde doğru zamandaydı : 2-2.. Bu dakikadan sonra Çek Cumhuriyeti'ni adeta sahadan sildik.. Kendi yeteneklerini nihayet sahaya yansıtmaya başladı oyuncularımız.. Sağdan soldan çalımlarla , ortalarla , ayağa yaptığımız paslarla rakibi bunalttık.. 2-2'den sonra bu maç artık dönecek , penaltılar yalan olur, 3. geliyor dediğim anda 3. asistini yaparak yeniden doğan Hamit , Nihat'ın nihayet kendisine yakışan bir La Liga usulü vuruşla golü yapmasını sağladı.. 3-2.. Sonrası tufan, kar, boran, fırtına.. Volkan'ın inanılmaz işgüzarlığı .. 10 kişiyiz.. Kalede Tuncay.. Ya yersek ve maç penaltılara giderse düşüncesiyle bir asır kadar uzun gelen geçmek bilmeyen saniyeler hatta saliseler.. Yemeden kapattığımız uzatma anları, ek zamanlar.. Ve Zafer!.. bu turnuva bu maçtan sonra lehimize dönmüştür.. Süreç lehimize işlemeye başlamıştır.. Hırvatistan karşısında en az rakip kadar hatta onlardan daha fazla şansımız var.. Avrupa futbol şampiyonası çeyrek finaline böylesi bir geri dönüşle, tüm dünya futbol kamuoyu tarafından ayakta alkışlanarak çıkan ve turnuvanın şuana kadar en zevkli maçının kahramanı olmuş bir takım için, bu dakikadan sonra sakatlık, yorgunluk ve kart cezası gibi bi faktör söz konusu olamaz.. Milli takım dün gece bir maçı değil ruhunu kazanmıştır...
16 Haziran 2008 Pazartesi
Yer Gök Kırmızı Beyaz Türkiye Çeyrek Finalde
Etiketler:
Futbol
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder