İşte uğruna bloglar kurduğumuz futbol bu..Total futbolun muhteşem dönüşü derim ben bu maç için.. Portakallardan futbol resitali diyerek girmek lazım bu yazıya..Birisi size futbolu neden seviyorsun? bu oyunda ne buluyorsun derse hemen bir yerlerdn bu maçın kaydını bulup ezberleyene kadar izlettirin o kişiye.. Kelimeler yetersiz kalıyor Hollanda'nın dün gece bize sunduğu futbol ziyafetini tanımlayabilmek için.. Futbola tapan herkes bir doksan dakika daha oynansın hiçbitmesin bu maç diye yalvardı dün akşam.. C Grubunda uyutucu Fransa vs Romanya maçının arkasından , turnuvanın en çok beklenen maçını izlemek için geçtik ekranların karşısına.. ''Total futbol öldü'' gibi bir tezle Hollanda'nın bu kupada başarısız olacağını, son dünya şampiyonu İtalya'yı 30 yıldır yenemeyen takımın en iyi ihtimalle beraberlik alabileceğini söyleyen ''çok bilen ve çok bilmiş'' sözde otoritelerle doluydu spor basını alemleri.. Oysa blogda şampiyonaya aylar kala iki takımdan bahsetmiş özel yer ayırmıştık.. Hollanda ve İspanya.. Marco Van Basten; 2006 dünya kupası sürecinde, bugünlerin dün gecenin muhteşem futbol oynayarak; futbolu tutkuyla sevmemize, bu oyuna bu kadar aşkla bağlanmamıza neden olan tüm güzellikleri sergileyen takımın tohumlarını ekiyordu.. Hangi birinden bahsedelim.. 1.96'lık boyuyla sahada basmadık yer bırakmayan, defans ile ofansı aynı anda kusursuz yapan, geriden kullandığı tüm topları olumlu kullanıp oyunu yönlendiren, fiziğinden beklenmeyecek derecede teknik bir adam olan 5 yıldızlık performansı sahibi Engelaar, attığı muhteşem pasların ve gol asistin üstüne birde basmadık yer bırakmadığı sahayı son bir defa domine edip, müthiş zekasına dayalı güzel oyununu kapanış golüyle süsleyen Van Bronckhorst, turnuvanın şimdiden en büyük yıldız adayı olan ve harika bir gole imza atan Sneijder,sakatlıktan çıktıktan sonra ben burdayım diyerek yine rakip savunmaların kabusu olan dünyanın en büyük golcülerinden birisi, bay gol olarak açılışı yapan adam Van Nistelrooy, İtalya'nın ikinci yarı yakaladığı yüzde yüzlük gol pozisyonlarında kalesine set kuran, Del Piero, Luca Toni ve Grosso'ya gol imkanı tanımayan yaşlı kurt, şampiyonlar ligi şampiyonu kaleci Van Der Sar, savunma kurgusunda eksiksiz görev yaparak savunmayı sanat haline getiren adamlar ;Ooijer ve Boulahrouz, orta alanı domine edenlerden yüzde yüz pas isabetiyle oynayan De Jong ve bir sağda bir solda fırtına gibi esip iki asist yaparak devleşen Kuyt.. Daha hangi birini anlatayım diyorum ya anlatmaya kalksam blog yetmez.. Hollanda böylesine harikaydı.. Hem bireysel hem kollektif olarak.. Diğer tarafta son dünya şampiyonu, gök mavili İtalya. Adeta hareket etmekte zorlanan, isteksiz, yerinde sayan, hep aynı statik yapı içerisinde ezberlenmiş kurguları sahaya yansıtan yapısıyla bu maçta asla favorim olmamıştı.. Portakallar 30 yıl sonra şeytanın bacağını 3 goller kırarken futbo show yaptılar ve pubculture bloguda haklı çıkarmış oldular:)) .. Nesta'sız, Cannavaro'suz bir İtalyan savunmasına kimse güvenmemesine rağmen, maçtan bir gece önce İtalyan medyasının neşriyat kapaklarında boy boy fotoğraflar veren Materazzi ; ''herkes rahat olsun'' mesajı vermekten çekinmiyordu oysa dün gece bir defa daha göründüki ; Nesta ve Cannavaro olmadan, ağır Materazzi ve yaşlı Panucci ile bu savunma S.O.S vermeye mahkum, tabi birde bunlara aday kadroya İnzaghi gibi bir silahı almamakta inat eden ve hücum kurgusunda ; Pirlo gibi , Camoranesi gibi, Zambrotta gibi isteksiz, Gattuso ve Ambrosini gibi yaratıcılıktan uzak, memur zihniyetiyle adeta bitsinde gidelim havasına bürünmüş oyuncuların, belkide başarıya doymuş oyuncuların, önüne tek başına bıraktığı Luca Toni'yi yem eden Donadini'nin teknik hatalarını eklemek lazım, Di Natale'nin tecrübesinin hatta kalitesinin bu kalibrede bir maçı kaldıramadığını kabul edersek Toni maç boyuca tek kaldı diyebiliriz, Serie A'nın gol kralı ihtiyar delikanlı Del Piero'nun kurtarıcı umuduyla oyuna dahil edilip yoktan var ettiği 2-3 pozisyonla sağladığı desteği saymazsak maç boyunca organize hücum yapamadı İtalya ,Totti olmadan bu takımın orta sahası tren katarı kadar ağır kalıyor..Totti olmayınca bu takımın yaratıcı gücü ve oyun zekası adeta felç oluyor.. tıpkı en güçlü tarafını yani savunmasını ortaya çıkaramadığı gibi..Yeniden Hollanda'ya dönersek(uzun oluyor farkındayım ama bu maça uzunca bir yazı yazmak lazım yoksa sahada oynanan futbola haksızlık etmiş oluruz) ; bir takımın savunma kurgusu, orta sahası, kanatları, forveti, kalecisi kısacası tüm hatları böylesine bir uyum, kalite, koordinasyon , teknik ve estetik beceri , bireysel yetenek ve sıfat bulamadığımız nice güzel futbol hamlesini bir araya getirebilir mi? ... cevap kocaman bir EVET.. O takım , o kusursuz takım, Hollanda'ydı.. 1988 ruhunu , Gullit'li, Van Basten'li, Rjkaard'lı ruhu yeniden diriltip aradan geçen 20 yıl sonunda Total futbol öldü diyenlere inat Total Futbolu şahlandırdılar.. Arşivlik maç.. Unutulmaz tempo.. Zevkine doyum olmaz bir seyir şöleni.. Yıllarca konuşulacak bir futbol resitali.. Tadını damağımızda bırakarak dün gece unutulmazlar arasına giren maçın bize hissettirdiği binbir güzel duygudan yalnızca yazabildiklerimizdi.. ''Bu maç harika geçer mutlaka izleyelim abi'' cümlesiyle başlayan diyalogların sahibi tüm futbolseverler mutlu oldu bu gece sonunda.. En güzel tarafı ve futbolun anlamıda buydu..
Stat: Stade De Suisse
Hakemler: Peter Fröjdfeldt, Stefan Wittberg, Henrik Andren
Hollanda: Van Der Sar, Ooijer, Boulahrouz (Dk. 77 Heitinga), Mathijsen, Van Bronckhorst, De Jong, Engelaar, Kuyt (Dk. 81 Afellay), Van Der Vaart, Sneijder, Van Nistelrooy (Dk. 70 Van Persie)
İtalya: Buffon, Panucci, Barzagli, Materazzi (Dk. 54 Grosso), Zambrotta, Ambrosini, Pirlo, Gattuso, Camoranesi (Dk. 75 Cassano), Toni, Di Natale (Dk. 64 Del Piero)
Goller: Dk. 26 Van Nistelrooy, Dk. 31 Sneijder, Dk. 79 Van Bronckhorst (Hollanda)
Sarı kartlar: Dk. 59 De Jong (Hollanda), Dk. 27 Toni, Dk. 35 Zambrotta, Dk. 51 Gattuso (İtalya)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder