14 Haziran 2008 Cumartesi

Futbol Bloglarına Yüklenen Misyonlar Üzerine

Aceto Balsamico Türkiye'de bir ilki başararak , internetin ; forumlardaki kısır tartışmalar, sözlüklerdeki klişelere boğulmuş alıntılar , youtube üzerindeki video atışmaları eksenine sıkışmış futbol gündemini, daracık ekseninden söküp çıkararak , futbol üzerine özgünce ve özgürce yazılabilecek , en basitinden tek geçer ölçütün hepimizi kendisine delice bağlayan, tutkuyla sevdiğimiz bu oyunu sevmekten geçtiği , yazıp üretebilmek içinde başka bir statüye ihtiyaç duyulmadığı , futbol blogları sürecini başlatarak, Tr internet kültüründe bir devrime imza attı.. O yoldan cesaret alarak , kimisi taklit , kimisi özgün bir sürü blog çıktı piyasaya.. Bunun hiçbir zararı yok .. Kendi adıma bir sürü futbol blogunu okuyorum, kimseyi rakip görmüyorum, tamamen kendi üretimimle oluşturduğum bu blog benim için neyse diğer bloglarda o , keşke daha çok insan futbol yazsa, futbol konuşsa, futbol üzerine düşünse, futbolu daha çok insanın sevmesini sağlasa..Aceto Balsamico gibi eşsiz bir örneğin açtığı yol bu ülkenin futbol hastası zihinlerinin pasını alıp, düşün ve üretim noktasında işi fiilayata dökmeyi sağlamıştır..Şimdi bu futbol bloglarına misyonlar yükleniyor ben o noktaya takığım.. Her taşın altında politik gedik arayanlar , bloglarda yayınlanan güzel kadın resimlerinden tutun , yorumlara kadar eleştiri yapıyorlar.. Güzellikten, estetikten, kadın teninden hoşlanmak , kadındaki estetiği sevmek , heteroseksüel bir erkek için dünyanın en normal algısı olsa gerek.. İsmi lazım değil bir blog ; ''güzel kadın resmi'' yayınlayan bloglara karşı şiddet gören kadınların resmini yayınlamaya başlamış.. Politik tavırların statükocu , kalıplara bağlı dar algısal ikliminde savrulanlar hayatın tek renk olmadığını içinde binlerce çeşit rengi barındıran bir gökkuşağı olduğunu pas geçip,siyah ve griye boyamak istiyorlar ekranları..Ana ekseni; futbol yazmak, futbol konuşmak,şahsım için;futbol harici sinemadan, fanzin kültüründen ,hayatın kendisinden, kişisel ilgi alanlarından beslenip , okuyanlara keyifli anlar yaşatp onların fikirlerinden beslenerek , reel dünyanın baskısından kısa bir süre için bile olsa kurtulup birşeyler paylaşmak olan bu blogun hiçbir misyonu yok.. Güzel kadın resmi yayınlayan sürüyle futbol blogununda tavrını çok doğru buluyorum.. Maçlardan önce ; demlenme saatlerinde, yeni besteler patlarken , iki duble rakı eşliğinde konuşup paylaşılan ne varsa, tribün kültüründen soyutlanmadan , steril - elit- entellektüel kalıplarla küçük dağları ben yarattın havasına girmeden , estetik bir görselliği paylaşıyor blog sahipleri.. Hepsini beğeniyorum destekliyorum.. Her blogun ayrı bir tarzı, kategorisi, yazı çizi stili, farklı etiket alanları, güncellenme süreçleri var.. Her blog farklı noktalarda özgün ve başarılı.. Hepsi kendini okuyan insanlara farklı noktalarda keyifli tadlar sunuyor..
Peki bu futbol bu kadar önemli mi? ... İşiniz gücünüz yok futbol üzerine yazıyorsunuz diyen bir kitle var.. sanıyorum mesele ''futbolu hayatımızın'' hangi noktasına ne şekilde yerleştirdiğimizden geçiyor.. Şimdi burda Che ve Fubol , Sartre ve futbol vs gibi klişe örneklere, futbol üzerine söylenmiş büyük sözlere girip buraları alıntıya boğmaya gerek yok..Futbolun bizler için neden anlamlı olduğunu kimseye ispatlamak zorunda değiliz.. Futbol benim için hayatımın merkezindeki en önemli öğe..Sadece Doksan dakikalık mücadele ile değil..Doğdum, büyüdüm, ölücem ve futbol hep aynı yerde aynı değeriyle kalacak.. Futbola uzaktan izleyici olarak kalmak oyunun doğasına aykırı.. Endüstriyel futbol ingilterede oturma zorunluluğu getirdiğinde açlık grevine gidecek kadar büyük bir mücadeleyi veren tribünlerin tarihini hayattan soyutlamak , 50-60 yıllık taraftar gruplarının sosyal gerçeğini ''bunlar bilinçsiz kitleler'' diyerek görmezden gelmek , en basitinden forza livorno oluşumunun mantığıyla çelişik geliyor bana..Futbol sadece 22 adamın karşılıklı top tepmesi doğal, doğası gereği taraf olmayı çıldırmayı gerektirecek , kurallarına karşın adrenalini tavan yaptıracak, bağlanmayı bu yollarca meczup olmayı gerektirecek bir oyun.. Tribün kültürüyle, hayatı hayat ve insanı insan yapan tüm duyguları içinde barındırmasıyla, bir ağlatıp bir güldürmesiyle, kent kültürünün tüm nostaljik ve naif öğelerini ruhumun bir kenarına kazımasıyla , tarlabaşı bulvarındaki çocuğunda etilerdeki sitedeki yaşayan çocuğunda iki direk arasına sevdalı olmasıyla , işi gücü sevgiliyi bırakıp sabaha karşı köpeköldürenlerle deplasman otobüslerine doluşup alayına çektiğimiz restle , tamirci çırağıyla muhasebe müdürünün bir derbi öncesi pera sokaklarının anason kokan merdivenlerinde atkılarıyla ısınıp sabahın köründe kapalının kapılarına dayanmasıyla , beleştepesiyle, maçka parkıyla , beyoğluyla , yıllardır tüm aşklarımızı kaldırımlarına kazıdığımız şehri şehir yapan tüm anılarda yer kaplamasıyla, nedensizce, sessizce, kimsesizce , aşık olduğumuz kadınlar kadar sorgusuz sualsiz, sonunda çoğunlukla acı ter kan ve gözyaşı getireceğini bile bile her gün daha çok severek ve bağlanarak , ait olma hissiyle, en güzel dostları maç öncesi sokak ortasında demlendiğimiz iki duble rakı ve prekazi, metin oktay, bülent korkmaz üzerine konuşup, pardon gözüme toz kaçtı hassasiyetiyle incelikli hayta misali ağlatmasıyla , ben sen o biz siz olmadan bir güzel gol, bir güzel çalım,için romantik futbol dilencileri olarak bazı bazı yaralanıp stadlarda tartaklanıp bağırmamızla, lanet olası pazar gününün bir dahaki haftaya kadar geçmek bilmemesiyle, işte nedensizce, sessizce, kimsesizce.. Hissetmekle alakalı, gerçekten sevmekle alakalı yani.. En basitinden hayat fena halde futbola benzerken, zarlar hep düşeş gelsin diye beklerken sota bir mekanda , endüstriyel futbol bizi tek tip, steril , izleyici konumundaki pasif figürler haline getirmeye çalışırken, her gün daha bir çoğalarak , sabahlama günlerinin özleyerek, maziye sahip çıkarak işte.. sessizce kimsesizce.. Siz aşık olduğunuz kadına neden aşık olduğunuzu bilebilirmisiniz? ben iç bilemedim nedensizce aşık oldum..Stranç tahtasına koyamadım futbolu.. Stratejilere, hesaplara, teorilere, kitaplara sığdıramadım..sevdiğimiz kadınlar bize ihanet edebilir ama futbol asla! Bu blog bu nedenle var.. Sizler oldukçada var olacak...

Hiç yorum yok: