Ulusal takım; kimlik buldukça, böyle karakterli oynadıkça, kendi ekolünü oluşturdukça,finalleri kıl payı kaçırdıkça,kazanma kültürünü toplumun tüm katmanlarına kazandırdıkça, halkıyla barıştıkça, bizler de (hepimiz) avrupa'da; Hollanda'da, İngiltere'de, Almanya'da,İtalya'da görüp, ama bu zamana kadar bir türlü oluşturamadığımız ''ulusal takım taraftarlığı'' bilincini kazanmaya başlıyoruz..Başladık.. Bir futbol takımıyla birlikte , sosyal hayatın aynası tribün kültürüde yeni bir açılım kazanıyor 2008 yazında... Vizyon sahibi bir takım sahada varlığını sürdürdükçe otomatik bir kültürel gelişim sürecinide beraberinde getiriyor.. Bizlerinde vizyonu genişliyor, local boyutta en harbisinden hissettiğimiz ait olma kültürünü turnuvalarda taraf oldukça ulusal boyuta taşımaya başlıyoruz, en azından hepimizin ortaklaşa konuştuğu, üzerinde tartıştığı, beraber heyecanlandığı , birlikte üzülüp sevindiği, hakkını vererek futbol oynayan, peşinden sürükleyen bir takım var ortada.. Local rekabette bu yükselen kalite şüphesiz hepimiz için olumlu etki bırakacaktır..Ligler başlayacak ve elbette işin tadı tuzu, raconu gereği birbirimizi yemeye başlayacağız kısa zaman sonra.. Birbirimizi yerken ortada kaliteli bir şeyler, somut anlamda futbol keyfi görerek yiyelim diyorum...Milli takımın yaşattığı futbol karnavalı havası liglerede yansırsa yerel rekabette ivme kazanabiliriz..Statik olan lig yapımız dinamikleşebilir... Bu keyfi lig ekseninde yaşamamız için bu tip turnuvalara çok ihtiyacımız var.. Semih'in gollerine histeri krizleri geçirir derecede tutkuyla sevinebiliyormuşum demek , fenerlilerin arda'nın gollerine bizim kadar sevinebildiği gibi, bu turnuva uzun zamandır ortalarda gözükmeyen bu ruhunda miladı oldu.. Hepimize bi şeyler öğretti bu turnuva.. ama ucundan, ama kıyısından ama tam ortasından..
28 Haziran 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder