Miras değil alınteri.. Futbol Tanrıları belki 100 yılda bir böyle bir gece yaşatırlar biz futbol dilencilerine.. Avrupa ve Dünya futbol şampiyonları tarihinde böyle bir maç yok..Anlatacak kelime, yazacak satır yok.. Keyfini çıkartıp , doyasıya zevkini yaşamak, tekrar tekrar seyredip her defasında yeniden ağlamak dışında yapacak bir şey yok.. Böyle bir seriyi, böylesine imkansız gözüken, artık bu kadarda olmaz dedirten, aklın mantığın sınırlarının dışında doğrudan futbolun doğasındaki tutkuya yakışır biçimde,geri dönüşlerin en zorlarını başararak, hep geriden gelerek kazanmayı bilerek, asla devrilmeyerek, sendelense bile düşmeden inat edip savaşarak, 3 defa üst üste başarıp, yarı finale çıkan başka bir takımda yok dünyada.. Futbolu bilimsellik ve mantıkla açıklamaya çalışanlara inat, tüm steril, elit, basmakalıp, yapay ve tepeden bakan yaklaşımları yer ile yeksan eden;alın terinin , gözyaşının, insanı insan yapan tüm zaafların , duygusal değerlerin ve günümüz futbolunda bile romantizmin zaferini yeniden inşa eden, tüm dünyaya futbolu belkide yeniden sevdiren, bu Turnuva'ya tüm maçlarıyla damga vuran bir Türkiye takımı için söylenebilecek sözde yok.. Gırtlağımızdan kan gelene kadar bağırmak ve sevinçten hüngür hüngür ağlamak dışında elimizden gelen bir şey olmadığı gibi..Ömrümüzün en güzel rakısını içirdi bize bu takım..Ömrümüzün en güzel günlerini yaşattığı gibi..Biz olmasak avrupa her konuda çok renksiz bir coğrafya olurdu demiş Mehmet Demirkol, ağzına sağlık çok güzel söylemiş..Bu toprakların takımı bu toprakların çocuklarına çok büyük bir mutluluk yaşattı dün akşam.. Bu toprakların çocuklarına gelecek nesillere hiç durmadan anlatabilecekleri eşsiz bir anı bıraktı.. Sokaklarında aşık olduğumuz,sevdiğimiz, sevildiğimiz, tekerttiğimiz, terkedildiğimiz,sarhoş olup düştüğümüz, kavga ettiğimiz,parklarında yattığımız, belediye otobüslerinde balık istifi çamura bulandığımız,karbonmonoksitinden ciğerlerimize kale kurduğumuz, tüm boş arsalarında , toprak sahalarında, sokak aralarında top tepip, taştan kaleye meşin yuvarlağı gönderdiğimiz, güldüğümüz, ağladığımız, birbirimizi yediğimiz, kanadığımız, yaralandığımız, yaraladığımız, bazen çok kızıp darıldığımız dayanamayıp hemen barıştığımız, kaosuna, kaotikliğine,tüm denge politikaları içerisinde dengesizliğine, krizlerine, karmaşasına, sadece birbirimizi anlamanın verdiği ilginç ruhsal boyuta, hepimizin istisnasız sahip olduğu deliliğe, şizforeni haline, kalbimizi ağzımızda taşıdığımız tutkumuza, doğallığımıza, her sabah yeniden aşık olduğumuz, bıçak kemiğe dayandığında bir an bile olsa gitmeyi düşünüp sonra hemen vazgeçerek burdan başka hiçbir yerde mutlu olamayacağımızı düşündüğümüz topraklarına , kısacası bizi biz yapan tüm değerlere ait bir takımın zaferiydi bu.. Bu bereketli toprakların, bizim topraklarımızın Futbol takımının... Sistemsizlikle eleştirilen, taktik - teknik - stratejik milyonlarca kurgu ve teoriyle yoluna bizzat içerden taş konulmaya çalışılan bir takımın ortaya çıkardığı sanat eseridir dün gece yaşanan tablo. Tüm hesaplar, kitaplar, futbol üzerine yazılan , çizilen, istatistik verilerle ölçülen biçilen , tezlerin antitezlerin iflasıdır dün gece yaşadığımı tarifsiz mutluluk.. Histeri krizleri, kalp krizleri, rakı ve sigara krizleri eşliğinde her bir salisesi bir asırlık futbol külliyatı oluşturan bir binbir gece masalıdır Viyana semalarında dolaşan.. Bu oyunu bu kadar sevmemizi, tutkuyla bağlanmamızı haklı çıkartan, bu oyunu sevemeyenlere acımamızı sağlayan, yazmayı denesek kitaplara sığdıramayacağımız bir masaldır.. Nesilden nesile ; ''Ben o maçı canlı izledim , dün gibi hatırlıyorum evlat'' diye başlayan cümlelerimizle aktarılacak olan.. Şanslıyız , çok şanslıyız Türkiye vs Hırvatistan maçına canlı canlı tanıklık ettik ve futbol tarihinin unutulmaz gecelerinden birinin baş aktörüydük.. Hepimiz.. Ben , sen , o , biz , siz , onlar... Bu maçın penaltı analizine, neyin nasıl olduğunu tartışmaya, kadro dizilişlerine, teknik yorumlarına girmek, futbola ve futbolun büyüsüne, taptığımız oyunun bize yaşattığı bu güzelliğe ihanet olur..Sadece peri masalı.. Ötesi yok..
21 Haziran 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder