22 Mart 2008 Cumartesi

Müzisyen Olarak Kalsaydı

NBA'da; Legend's kodlu dökümanter programların bir ömür boyu konusu olmayı garantileyen eşsiz yeteneklerinden birisi kuşkusuz Vince Carter'dır.. Bazı özel oyuncular gibi Carter'da sinemada filmin önüne geçip senaryo yerine kendini izlettiren rol çalma yeteneğine sahip doğuştan karizmatik yeteneklerden birisi.. Carter oynadığı zaman parkedeki diğer 9 oyuncuyu unutturup sadece kendini izlettirebiliyor.. Kendine özgü taraftarı olan sporcular ayrı bir yerdedir bu işin külliyatında.. Futboldaki Hagi misali.. Carter daha 10 yaşında local bazlı minikler turnuvalarında açık ara yıldız adaylığı keşfini yaşarken simsarların tekliflerini pekte önemsemiyormuş.. Babası Harry’nin Volusia’da bando ve orkestra direktörü olmasi Carter'ıda müzisyenliğe itti. 7 farkli enstrümanla ilgilenen Carter, 1995 yilinda Mainland Lisesini bitirdiginde basketbol ve voleybolculugunun yanında, davul ve saksafon çalarken, okul orkestrasinda bariton solistlikte yapiyordu. Belkide o yıllarda sadece hobi olarak sağlıklı yaşam için spor yapan Carter babasının yoğun müzisyenlik baskısına karşın doğal yeteneği sonucu basketbol sahasinda bir maçta 47 sayi baska bir maçta da 17 blok rakamlarini erisip, okulunu da 36 maçta 34 galibiyet ile eyalet sampiyonu yapinca tercihini basketbolden yana kullandi. Bir ihtimal müzisyen olarak kalsaydı bizler ; 1999-00 sezonunda Sezonun 10. maçinda sampiyonluk adaylarindan Lakers’i deplasmanda 111-102 yendikleri maçta 34 sayi, 11 ribaund, 4 asist ile bir kez daha NBA seyircilerinin hayranligini kazandi. Genelde Toronto’nun maçlarini hiç yayinlamayan ulusal kanallar, artik gelen yogun istekleri karsilayabilmek için Carter’in maçlarini yayinlamaya baslamislardi. 14 Ocak’ta 115-110 galip geldikleri Milwaukee maçinda 47 sayi ile ilk defa 40 sayi barajini geçen Carter, 13 Subat’ta ki All-Star maçina kadar oynanan 47 maçta 24.5 sayi ortalamasini tutturdu. Oakland’da düzenlenecek All-Star maçi seçimlerinde bütün NBA yildizlarini geçerek en fazla oyu alan Carter, maçtan bir gün evvel düzenlenen slam dunk yarismasinda da finalde kuzeni Tracy McGrady ve Steve Francis’i geçerek sampiyonluga ulasti. Ilk All-Star maçinda sahaya ilk 5’te çikan Carter, smaç sampiyonasindan enstantaneler sundugu maçta 28 dakika oyunda kaldi ve 12 sayi üretti. All-Star maçindan tam 2 hafta sonra 27 Subat’ta Phoenix’te 103-102 galip geldikleri maçta, 51 sayi ile kariyer rekorunu kirdi. Regular sezonda 25 kere 30 sayi, 63 kere de 20 sayi barajini geçti ve hiç bir maçta 10 sayinin altina düsmedi. Ayrica 9 kere double-double ve 10 Nisan’da Cleveland’a karsi 14 sayi, 11 ribaund ve 10 assist ile ilk triple-double’ini yapti. Sezon sonunda ortalama 38 dakika sahada kalarak çogu maçta hücum da sürükledigi takiminda, %46.5 saha içi, % 40 üç sayi yüzdeleri ile 25.7 sayi, 5.8 ribaund, 3.9 asist, 1.34 top çalma ve 1.12 blok ortalamalarini tutturdu. Bu basarili 82 maçlik regular sezon sonunda, Toronto 45 galibiyet 27 yenilgi ile Dogu Konferansinda 6. sirayi alip, play-off’lara kaliyordu. NBA kariyerinde ki ilk playoff maçini 23 Nisan’da New York’a karsi Madison Square Garden’da oynayan Carter 92-88 kaybettikleri maçta, 16 sayi ve 6 asist üretti. 2. maçta 27 sayi, 7 ribaund, 5 asist’lik performansi 84-83’lük yenilgiyi önleyemezken, Toronto’da oynanan 3. maçta 15 sayi, 8 asist ve 7 ribaund’a ragmen 87-80’lik skorla sezona ilk turda veda etti. Carter, basariya doyamadigi 2000 yilinin yazinda, Sidney’de Dream Team IV ile Olimpiyat Altin madalyasini boynuna takti. Shaq, Kobe, Duncan ve Iverson’dan yoksun bir kadro ile mücadele eden Amerika’nin 8 maç sonunda 118 sayi ile en skorer oyuncusu olan Carter, yari finalde zar zor 85-83 yendikleri Litvanya maçinda 18 sayi ile en skorer oyuncu oldu. Fransa maçinda Frederic Weis’in üzerinden yaptigi smaç ise aylarca konusuldu. Bir çok NBA yazari tarafindan gelmis geçmis en güzel basket olarak degerlendirilen bu smaçin yani sira bir çok muhtesem harekete de imza atan Carter, bu turnuva sayesinde tüm dünya tarafindan taninmaya basladi. Şeklinde anlatacağımız efsaneyi hiç tanınamış olacaktık..

Hiç yorum yok: