22 Mayıs 2008 Perşembe

今日のグラディスカ


Şu pubculture evladımıda yuvaladığım blogspot mekanizmasında ''sonraki blog'' diye bir seçenek var ya.. Bloglar arasında gezinirken, youtube geleneksel kapatma haftalarından birini kutlarken, cumartesi sabahı ameliyat olmuşken , doktorun sigara ve içkiyi azalt , kilo ver evladım uyarıları eşliğinde her sabah iğneyi , akşam tentürdiyot aromalı pansumanı, günde iki defa ağrı kesici ve antibiyotiki yerken , sözlük mözlük bu sıcakta çekilmezken, ligler tatile girmiş ve avrupa futbol şampiyonası henüz başlamamışken, pazartesiye kadar raporlu olduğum için işe gidemiyorken, hava yapış yapış sıcakken , oyken , buyken, şuyken, oryuken, aduket, derken canım fena sıkılıyor evde..Desti izdivaç falan izleyen biri olsam sıkılmazdı belki.. Ama televizyonla ilişkim sadece futbol, basketbol ve sabahın köründe yayınlanan sinema filmleriyle, crime investigations kanalındaki seri katil belgesellerinden ibaret.Böyle olunca hal vaziyet; canım sıkıldıkça sonraki blog seçeneğine tıklayıp ne yapıyor yerküredeki milyonlarca insan, benimde dahil olduğum bu blogspot manyaklığı furyasında diye merak eder oldum internet aleminde.. Karşılaştığım başlık aynen yukarıya yazdığım gibi. Japonca'mı, Çince'mi,Kore dilimi bilemiyorum. Uzakdoğuyla ilişkim ninja filmleri, geyşalar ve suşiden ibaret. Uzun lafın kısası elalem her telden çalıyor işte. Biz burda durmadan futbola kafa patlatıp, sinema üzerine karalayıp arada ona buna değiniyoruz. Çok lazımmış gibi futbol ağırlıklı her telden blog kıvamında takılıyoruz, vakit geçiyor işte rahatlama oluyor, okuyan dostlar sağolsun bloguma karşı benim kadar gaddar değiller, entel kuntel yönetmen kıvamında söyleyip klişenin dibine vurmam gerekirse ''çok olumlu eleştiriler alıyorum'' blog hakkında.. Her neyse yukarıya yazdığım başlıktaki uzakdoğuca (bu ne demekse) blogda bir cam sanatçısı ve figür yapımcısı, maket koleksiyoncusu , her neyse işte ama belliki sanatçı bu arkadaş, dolma kalem bile tasarlamış adam. Evde oturup dolma kalem yapacak zamanı bulabilen insanlar var dünyada..Biz ofis ortamında kapitalizme kölelik ederken sıçacak vakti bulamıyoruz birader.Tebrik etmek lazım.hiçbir yorum yapmadan origami benzeri sanatsal ürünlerinide sergilemiş, ismini okuyamadığım blogun sahibi , home office kıvamında hazırlayıp bunları vermiş digital makinenin kadrajını çalışmalarına ve açmış blogu üzerinden paylaşımlara, fiberoptik kablo alemlerine..Bak iyide yapmış ta Türkiye'den adamın bir kelimesini bile anlayamadığım bloguna ulaştım , belimde ameliyatın izleri, oksijenli su ve sargı bezleriyle.. Ben hala ;ronaldo peşinde koşadurayım, elalem interneti üretim için kullansın. Herkes hayat denen tragedyanın farklı bir yönünden zevk alıyor, kendine farklı bir takıntı buluyor işte.Saplantılarımız, tutkularımız içinde yuvarlanıp gidiyoruz, bolca köşeli olmaya çalışarak. Herkes bir yerlerinden tutuyor veya tutamıyor işte hayat denen kol böreğini..Yukarıya blog sahibinin tasarladığı iki çalışmanın fotosunu koydum. Neden balkabağı yaptığını hala anlamayarak. Dolma kalemleri beğendim ama mail yoluyla isteyeceğim , kargo ücreti benden.

Hiç yorum yok: