17 Şubat 2008 Pazar

in Marla Singer We Trust







"Aslında ölmek üzereydim asıl trajedi ölmüyor olmam" veya "i want to have your abortion" demesinin tepki çekmesi üzerine fight clup'a eklendiği şekliyle "i haven't been fucked like that since grade school" veya benim deymimle; ''her erkeğin beyninde durmadan kanayan bir marla singer virüsü vardır'' .. demiştim bir defasında hala diyorum.. herkez hayatinin bir döneminde kendi marla singer figürüyle karşılaşır.. sabahın dörtbuçuğunda aniden uyanıp sokağa çıkarak beraber amaçsızca bira içip parklarda sabahlayabileceğiniz marlalardır onlar.. çift taraflı bıçaklarımızdır.. ademoğlunu çağlar boyunca takip eden ve havvayı her seferinde unutturmayı başaran lilith'lerimizdir aslında.. biliriz bunu ama kendi şeytanımıza koşarız inatla.. Yoksunluk sendromuna denk bir takıntıdır arızalı kadınlara tutku duymak.. Pembe panjurlu ev hayali mottosuyla beslenen orta sınıf burjuvazi standartları (kulakların çınlasın bizi selim ışık, turgut özben ve günseli için göz yaşı döktürten tutunamayanların efendisi oğuz atay ustam hem o zamanlar olric yoktu), göreceli olarak yaşamı idame ettirecek bir iş, normlara uygun cicili bicili bir sevgili.. Bunlar olsa dahi marla özlenir.. Kıçımıza batar rahat.. Sonu olmadığını bile bile bir büyük rakıyı devirip kendimizi şehirlerarası otobüslerde buluruz ansızın.. Uğur' un peşindeki Bekir misali düşeriz masumiyet isimli bir demirkubuz filminin tam orta yerine.. Ama reji gerçek sahnede hayatın kendisi olunca tehlikeli ve her bünyenin kaldıramayacağı bir film olur bizimkisi.. Velhasıl Marla' lar özlenir illaki.. Sert kahveler gibi adamı kendine getiren bir özellikleri vardır.. Sevişirken küfreden, sigarası elinden düşmeyen, çokça sarhoş kadınlardır marla singer' lar.. Dünyanın en çamur insanı olarak kafanıza kül tabağı fırlattıkları bir anın hemen akabinde çocukluklarından kalan oyuncak ayılarına sarılıp ağlamaya başlayarak size sarılabilecek kadar enteresan bir duygusallıkları vardır.. Rimellerinn, rujlarının akmasına ve çoraplarının kaçmasına aldırmazlar.. salt insan olarak çırılçıplak yalın ve yakıcıdırlar.. Sabahları sizden bir şey beklemezler.. Tüm gün maç izlemenize, bir cumartesi günü boyunca içmenize, altılı ganyan oynamanıza hatta onları hipodroma veya birahaneye çağırmanıza dahi şaşırmazlar.. Çok yorucu olsada onlarla yaşam bu yönleri çok dinlendiricidir.. Siz onları özlediğiniz zaman çoktan kaybolmuşlardır ama sizi bir an olsun istediklerinde anında bulabilirler.. çat diye .. sert sevişmelerinde ve bu sevişmelerin hemen öncesinde gerçekleşen, duvarlarda şarap şişeleri parçalanarak sonuçlanan, sevişme öncesi kavgalarınının da baş aktörü yine onlardır... Belkide bu nedenle özlenirler.. Düşleri kırık, usları kırık , küçük ama etkileyici sürprizlerle dolu arızalı kadınlar.. Bir erkek hayatının herhangi bir döneminde marlasını bulmuşsa bir daha asla iflah olmaz. Standart olanla, normalle , cici biciyle yetinmez. Son nefesine kadar özler durur köpeköldürenle süslü tek yıldız otel kirlenmelerini , doğmamış ve asla doğamayacak çocukların bırakıldığı buruşuk çarşafları, kollardaki kesikleri , kafada kırılan kül tablalarını, yatakta söndürülmüş sigaraları.. Her erkeğin kalbinde bir marla singer yaşar , şanslı olanlar onu hiç bulmaz veya bulunca bir daha kaybetmez.. İnsanoğlu cinsi yaşadıkça bu oyun sürüp gidecektir.. oyunun tek ve kesin galibi ise tekel ile bilimum marka köpeköldüren şarabıdır.. - mert- the reds..

Hiç yorum yok: