12 Nisan 2008 Cumartesi

Yenilmez Armada'nın Dönüşü



Yıllar sonra Basketbol'da Avrupa kupalarına katılıyordu Türkiye'nin 4 defa ile spor klüpleri arasında (efes, ülker , bir dönem eczacıbaşı veya paşabahçe gibi müessese takımlarını saymıyorum, en fazla şampiyon olan klüp takımı derken Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Karşıyaka ve diğer sporklüplerinden söz ediyorum) en fazla şampiyon olan bir dönemin spor sergi sarayı efsanesi, Dawkins'li , beyaz gölge Aydan Siyavuş'lu , Orhun Ene'li yıllarını, mazisini arayan Galatasaray.. Uleb cup macerası yılların verdiği özlemle, belirsizlikle, ligde yaşanan zorlu ve üst düzey mücadelenin avrupa kupalarına nasıl yansıyacağı gibi binbir türlü soruyla başlamıştı Galatasaray için.. Grup maçları rahat geçildi ümitler arttı.. Takım yeniden kazanma kültürükimliğine kavuşuyor, ne kadar eksik veya yorgun olursa olsun içerde dışarda mücadeleyi bırakmıyor, kaybettiği maçlarda bile umut veriyor, son saniye hatta saliseye kadar mücadeleyi bırakmıyordu.. Grup maçlarının ardından 2. turda Avrupa basketbolunun önemli takımlarından Fransız Asvel ile eşleşildi.. Asvel tecrübe, maddi güç, kadro derinliği bakımından otoritelere göre ağır basan taraftı ama Galatasaray kazanma kültürünü ve basketboldaki yenilmez armada ruhunu yakalamıştı bir defa.. Fransa'da oynanan ilk maç basketbolda ender rastlanır biçimde berabere bitti.. İstanbul'da muhteşem taraftar desteğiyle son saniyeye kadar süren mücadeleyi inanan, savaşan, camiası ve taraftarıyla ruhunu bütünleştiren Galatasaray kazanmayı başardı ve Torino'daki final eight öncesi son bileti kapma savaşına kaldı.. Bu defa rakip avrupa'nın en güçlü ligi, son dünya ve avrupa şampiyonu, basketbolun ekol ülkesi İspanya'dan Gran Canaria olmuştu.. İstanbul'daki ilk maç tarihe geçti.. İnanılmax bir yüzde, mücadele ve Gran Canaria'yı sahadan silen Galatasaray.. İspanya'daki rövanş 25 farkın üstüne formaliteye dönüşmüştü artık.. Tur sonunda Galatasaray sene başında hiç şans tanınmayan takım olarak Avrupa'nın en büyük basketbol organizasyonlarından olan Uleb Cup'ta bir anda Torino'daki final Eight'in favorileri arasına girivermişti.. Kaderin garip bir cilvesi olsa gerek çeyrek finalde Torino'daki rakip;Uleb Cup'ın grupları namağlup kapayıp, ardından İsrail ekibi ve Kızılyıldız gibi ekol bir takımı geçen kupanın favorilerinden birisi haline gelen ezeli rakip Beşiktaş oldu.. Ligde oynanan ilk maçı Galatasaray deplasmanda farklı kazanmış, sonrasında lige ağırlığını koyan Beşiktaş ikinci maçı kazanmayı başararak olası play-off eşleşmesinde durumu 1-1 beraberliğe getirmişti.. Bu defa iki takım müthiş bir mücadele ve kaliteye sahne olan TBL'de değil, Torino'da 8'li final eşleşmesinde avrupa şampiyonluğuna giden yolda son 4 takımdan birisi olmak için karşılaşacaklardı.. Galatasaray sezon ilerledikçe sakatlıklarla bağuşmaya başlamış,Takımın pota altındaki en büyük kozu Hüseyin Beşokun neredeyse kronikleşen ağrıları nedeniyle bir çok önemli lig maçına eksik rotasyonla çıkmak zorunda kalmıştı.Coach Murat Özyer sadece teknik anlamda değil motivasyon olarakta takımı ayakta tutmayı başararak kriz yönetimini başarıyla tamamlamış, Brown, Gaines, Owens devre arasında gelen Johnson gibi yabancı yıldızlarının yanına yerli oyuncularının rotasyon problemiyle boğuşurken ; Cenk, Fatih , Erdem ve Cüneyt'i her maç şans vererek hazırlamayı başarmıştı.. Bu şartlar altında rakibine göre nerdeyse hiç problemsiz ve formda gözüken Drobnjak'lı, Dalmau'lu, Apodaca'lı Beşiktaş çeyrek finalin favorisiydi.. Ancak sezon boyunca gösterdiği; inancı, hırsı, Maçı son ana kadar bırakmayan inatçı yapısını, yabancı ve yerli oyuncuların uyumunu sert ve arzulu oyunla bütünleştiren savunma kurgusunu , nostaljik çubuklu harika tasarım formasının ruhuyla bütünleştiren Galatasaray maçı baştan sona üstün götürerek sonuna kadar hakedip Uleb Cup'ta, avrupa şampiyonluğuna giden yolda tarih yazarak yarı finale yükselen takım oldu.. Maçın bitimine 8 saniye kala o dakikaya kadar 8/0 gibi bir üçlük yüzdesiyle oynayıp kötü bir gün geçiren Cüneyt 9/1 yaptı ve bu sayı maçı Galatasaray'a getiren sayı olarak tarihe geçti.. Eurosport2, Mediaset,diğer bir çok spor kanalı, uluslararası basketbol ve spor medyası, binlerce yabancı gazeteci bu maça kitlenmişken Torino'da çeyrek finali iki Türk takımının oynaması büyük keyifti.. Galatasaray mazisine, tarihine, basketbol kültürüne yakışır biçimde yarı finalde.. Rakip yine İspanya'dan kupanın en büyük favorisi.. Bu dakikadan sonra elense bile ayakta alkışlayacağız bu inançlı takımı.. Ama elerse final ve şampiyonluk Yenilmez Armada'ya çok yakışacak.. Galatasaray tarihindeki en önemli maçlardan birinde Juventut karşısına bu akşam 19.30'da Uleb Cup final four'da Torino'da çıkıyor.. Kalbimiz seninle ''Yenilmez Armada''

Hiç yorum yok: