13 Nisan 2008 Pazar

Liberta Per Gli Ultras

ULTRALARIN ORTAYA ÇIKIŞI

Ultra hareketi ilk olarak İtalya'da 50'li yılların sonları ile 60'lı yılların başlarında futbol delisi genç grupların kendi takımlarını organize bir şekilde desteklemek amacı ile bir araya gelmesi ile kuruldu. Ultra adını bu gruplara Torino taraftarlarının bir maç sonrası maçın hakemini hava alanına kadar takip etmesi sonucunda bir İtalyan gazetesi verdi. Ultralar başta çaldıkları korna ve davullarla diğer taraftar gruplarından ayrılıyorlardı. İlk deplasman organizasyonları da bu sıralarda gerçekleşmeye başladı.Bu hareket Avrupa'da da kendine hızlı bir şekilde taraftar buldu ve çeşidi ülkelerdeki grupları etkisi altına aldı. Futbolun ana vatanı İngiltere ise Ultralar'a sıcak bakmayan az sayıdaki ülkelerden biri oldu. İngiltere holigan grupların beşiği haline geldi.

AMAÇ VE AKTİVETELER
Ultralar tamamen fanatik ve ana amaçları takımlarını "her zaman her yerde mümkün olan en iyi şekilde" desteklemek olan taraftarlardan oluşmakta.Ultralar'da stadyumlarda toplu akustik desteğin dışında marşları başlatan bir kişi (amigo) hep bulunur. Bu şarkılara ise davullarla eşlik edilir. Ultralar ayrıca gözle görülen şovlara da çok önem verirler. Konfeti yağmuru, bengal ateşi denen meşaleler ve çok sayıda dev bayrak da tribünlerde hep görülür. Bunun yanında Ultralar masraf ve koreograf! gerektiren renkli güzel tribün şovları da organize ederler. Bu şovlar için maç başlamadan önce Ultralar tarafından tüm hazırlıklar yapılır ve hatta bu gruba dahil olmayan seyirciler de bu şovlara katılırlar. Önemli bir nokta da Ultralar'ın bu şovlar için harcadıkları paralar için sponsor veya kulüpten asla yardım kabul etmemeleridir. Bu masrafları kendi üyelik aidatları ve kendi ürettikleri taraftar ürünlerinden sağlanan gelirlerden karşılamaktadırlar.Ultraların bir özelliği de kulüplerine karşı diğer bir gruba bağlı olmayan taraftarların aksine çok daha fazla eleştirisel bir bakış getirmeleridir. Özellikle kulübün ekonomisini ilgilendiren kararlar alındığında yada kulübün taraftar kültürü ile ilgili yaklaşımlarında Ultralar bu kararları alan kişilere karşı hep eleştirisel bir bakış sahibidirler.En önemli konulardan biri ise polisin ve saha içinde güvenliği sağlamakla görevli kişilerin bu taraftar gruplarına yaklaşımını protesto eden bir tavrın hep olmasıdır. Polisleri özellikle hedef alan sloganlar en çok görülenlerdir. Almanya'da ise bu gruplar güvenlik güçlerini "biz taraftarız suçlu değil" şeklinde protesto ederler. Her Ultra grubunun bir bayrağı bulunur ve bu bayrak onların adeta sancakları gibidir.

ULTRALAR İLE HOLIGANLARIN FARKI
Ultraları holiganlardan ayıran en büyük özellik bu oluşumlarda şiddetin değil sporun daima ön planda olmasıdır. Ancak kavga ve mücadele Ultra kültürünün ayrılmaz bir paçasıdır. Takımları adına kavgadan kaçmazlar. Fakat Almanya'daki gruplar yine de polisin bu konuda taviz vermemesi nedeni ile kavgadan da uzak durmayı tercih etmektedirler. Bu gruplarda son yıllarda rakip taraftarların taşıdıkları ait oldukları kulübün ürünlerini kapıp kaçma daha yaygın hale gelmiştir.

İTALYA:
İtalya'daki ünlü Ultra gruplarının Lega-Calcio (Futbol Ligi) ve polisle sürekli bir uyuşmazlık içinde olmaları İtalyan ultra hareketine yön veren en önemli etkenlerden biri olmuştur. Bu gruplardan bazıları, Brigade Gialloblu 71 Verona, Fdl Milan, Bna Atalanta, Commando Ultras Napoli ve Verona Front'tur. Bazı taraftar gruplarının üye sayısının çok yüksek olması bu taraftarların kulüp politikasına karışmaları durumunu ortaya çıkarmıştır. Bunlar içinde en çarpıcı örnek şu an var olmayan Fossa dei Leoni grubudur. Bu grup zamanında onların oturdukları tribünde kimin ne satacağına bu grup üyeleri karar vermekteydi. Ayrıca bir çok taraftar grubu kulüpleri şiddetle tehdit edip istediklerini yaptırmakta ve kulüp yöneticileri buna göz yummakta. Son olaylara kadar İtalya'da verilen cezalar stadyum yasağı ile sınırlı kalmaktaydı. Ancak son cereyan eden olaydan sonra artık çok daha radikal önlemlerin alınacağı açık. İtalya'da bu tür grupların yarıya yakını politik tavır içindedirler. Bunlardan yüzde 10 kadarı da aşırı sağcı gruplardan oluşmaktadır. Bu gruplar özellikle bazı kulüplerin politik olarak doğrultusunu da belirlemektedir. Örneğin Lazio kulübünün aşırı sağcı taraftarları (Irrıdubicili Lazio) buna en büyük örnek olarak gösterilebilir. Aşırı sağcıların asıl düşman olarak gördükleri hedefleri rakip taraftarların aksine tamamen polislerdir.Sol gruplardan ise en ünlüsü Livorno kulübünün taraftar grubudur. (Brigade Autonome Livornesi)


DİĞER ÜLKELER:
Avrupa'nın diğer ülkelerine batağımızda Avusturya, Portekiz, Yunanistan, İsviçre, Hırvatistan ve Sırbistan gibi ülkelerde Ultra gruplarına rastlıyoruz. Avusturya'da en eddli ve tanınmış olan grup Ultras Rapid 1988. Bu grup Avrupa'da takımının her maçına koreografı hazırlayan sayılı gruplardan biri ve 2005 yılında T.I.F.O. (Torci-da International Fans Organisation) tarafından en iyi koreografı yapan taraftar grubu seçildi. Red Bull tarafından satın alman Austria Salzburg takımının Ultra taraftar grupları olan Union Ultra 99 ve Tough Guys Salzburg 92 kulüplerinin satışına şiddetle karşı çıkmalarına rağmen şu an takımlarını destekliyorlar.Yunanistan'da başkent Atina'da bulunan Ultra gruplar Avrupa'daki en ateşli gruplardan sayılıyorlar. Atina kentinin üç takımı Panatinaikos, Olympi-akos ve AEK maçlarında bu gruplar arasında büyük kavgalar yaşanıyor. Bu nedenle son yıllarda Yunanistan'da Ultra hareketine ait grupların rakip stadyumlarda maçları izlemeleri yasaklandı.Hırvatistan'da Ultra hareketinin başlangıcı 1950 yılına rastlamakta. O yıl Hajduk Split taraftarları Torcida adı altında ligin şampiyonunu belirleyecek bir maçta Ultralar'ın kulandığı metotlarla bir organizasyon yapmıştı. Ancak Yugoslavya devletinin her türlü örgüdü organizasyonu yasaklamasından sonra Torcida Ultra hareketi ancak seksenli yıllarda tekrar ortaya çıkabildi. Bugün ise en büyük rakipleri Dinamo Zagreb'in taraftar grubu olan Bad Blue Boys. Sırbistan'da ise ülkenin iki büyük kulübü Kızılyıldız ve Partizan'ın Delije ve Grobari adlı Ultra grupları ülkenin en büyük iki taraftar grubu. Bu takımları tutan insanlar otomatik olarak bu gruplardan sayılmakta çünkü taraftarlar bu takımları orijinal adları ile değil bu taraftar gruplarının adları ile anmakta. Bu iki grubun dışından da ülkede sayısız Ultra gruplar bulunmakta. Meşale yakmak tribünlerde günlük olaylardan sayılıyor. Özellikle büyük maçlarda sürekli olay çıkıyor.İsviçre'ye baktığımızda özellikle son yıllarda çok hızlı bir şekilde Ultra taraftar gruplarının ülkenin her yanında arttığını görüyoruz. Zürih kentinde en ünlü gruplardan biri FC Zürih takımın Ultra taraftar grubu olan Zürcher Südkurve. Aynı şehrin bir başka takımı olan Grasshoppers'ın da iki büyük Ultra taraftar grubu mevcut. Bunlardan en ünlüsü ise Estrade Ost. İsviçre'de kendinden geçen yıl çok bahsettiren Ultra grubu ise FC Basel takımının Inferno Basel isimli Ultra grubu oldu. Ligin son ve şampiyonun belli olacağı maçında rakip FC Zürih takımın 93. dakikada Inferno Basel grubunun oturduğu taraftaki kaleye attığı gol çıkan olayların ateşleyicisi oldu. Inferno Basel taraftarları ayrıca özellikle Zürih takımlarının geldiği her maçta olay çıkarmakla ünlüler. Bundan birkaç yıl önce Baselli Ultralar Grasshoppers'ın stadını ateşe verip büyük zarara yol açtılar.Her gittikleri Zürih deplasmanında mutlaka olay çıkardılar. Ancak 2004 yılında da bu defa Zürih polisi bir skandala imza attı. Zürih'te Grasshoppers ile oynayacakları maç için trenle Zürih'e gelen ve çoğunluğu Ultra olan ancak aralarında çocukların da bulunduğu 650 kişilik Baselli taraftar grubunu polis sardı ve 427'sini gözetim altına aldı. Bazı taraftarlar 24 saat gözetim altında kaldılar. Tuvalete gitmelerine ve telefon etmelerine izin verilmedi. Bu tüm İsviçre'de büyük tepki yarattı.Zürih polisi ve kanton yönetimi ağır eleştiriler aldı. Geçtiğimiz yıldan bu yana ise İsviçre şehir yönetimleri hem Lig yönetimini hem de kulüp yöneticilerini her maç için güvenliği sağlamakta gerekli olan 100.000 Frank'ı ödemedikleri için suçluyorlar. İsviçre'de futbol maçlarında Ultralar ve holiganların yarattığı şiddet son yıllarda oldukça arttı ve bu konu hem medyanın hem de politikanın önemli konularının başında geliyor.

Hiç yorum yok: