24 Nisan 2008 Perşembe

Dakika 94

Şampiyonlar ligi yarı finalinin salı gecesi ayağında gözler Britanyadaydı.. İki ada takımının kapışmasında , Chelsea çeyrek final serisinde sergilediği irrite edici olumsuz futbolu yine tekrarladı , defans , yan pas, gol yemeyeyimde elbet çıkar bir tane atarım mantığı vs vs.. Chelsea'de Drogba yokları oynuyor, Lampard , Terry ortalarda yok, Ballack ve Essien hariç takımda top oynayan adam göremiyorum ben..Bu yarıfinal eşleşmesine özgü bir yorum değil bu , uzunca bir zamandır devam eden sürecin gözle görünür gerçeği.. Milyon dolarların en astronomik boyutlarında gezinen bir bütçe için şu Chelsea'nin oynadığı futbol fiyaskodur.. Futbolun tadını , tuzunu estetiğini aramayıpta sadece skoruna ve ''94. dakkada Chelsea attı be abi benim iddia kuponunda bu maç 0'dı baba buldum parayı'' mantığıyla yaşayıp, sevinen neo-futbolseverler için öyle veya böyle Premier League'de şampiyonluğa oynamak ve CL'De final kovalamak başarıdır ama o aşı bize tutmuyor işte.. Sevmedim sevemedim gitti şu İskandinav ekolüne benzer power futbol denen Chelsea tarzını..Dünya futbolunda safını herkes beli etmeli artık..Defansif fizik güce dayanan kondisyonu yüksek ama 90dk boyunca bir tane estetik hareket yapmayan, çalım atmayan, şut çekmeyen, mekanik robot takımlar mı? yoksa Arjantin gibi, Kolombiya gibi, İspanya gibi kaybetseler bile sabaha kadar zevkle izlenecek teknik ve belki biraz romantik ekoller mi? büyük bir yol ayrımıdır bu futbolsever bünyeler için..Neyse Şampiyonlar liginden devam edelim.. Şu maçta; Liverpool'a dönersek ; 3 yıl üst üste şampiyonlar ligi finali oynayarak rekor kırmanın eşiğindeler.Bloda defalarca bahsettiğimiz gibi FC Liverpool Local rekabette durumu ne olursa olsun bu kupayı ve avrupa vizyonunu seviyor.. Geleneğiyle, taraftarıyla, mazisi ve oynama isteğine dayalı göze hoş gelen futboluyla finalede yakışıyor.. Yakışıyor yakışmasına ama şu yarı final maçında Şampiyonlar ligi'nde ev sahibi olmanın hiçbir avantajını kullanamayan , yapması gerekenleri yapamayan , tecrübesine yakışmayan biçimde panik bir takım görünümü çizdiler Chelsea karşısında.. Futbolun bir Tanrısı varsa adalet ölçüsünü zaman zaman dengeleyemiyor e terazinin kantarını hep en dramatik dakikalarda kaçırıyor.. Anfield Road'da maçın berabere bitmesi iki takımında oyununu analiz edince sürpriz değil ama santrası bile yapılamayan bir 94. dk golüyle Chelsea'nin beraberliği kurtarması pek adil olmadı..Hemde o golü kendi kalenize atıyorsanız...Futbol bu yüzden hayatın ta kendisi işte.. Son nefesi vermediği sürece canlıdır insanoğlu ve son düdük çalmadan asla kazanmış sayılmazsınız.. Hollandalı Dirk Kuyt'ın 43. dakikada attığı golün üstüne 51 dakika boyunca farkı 2-3 yapma şansıda büyük kapran Gerard ve Torres'in ayaklarından harcandı . Sonuç maçın bu sonuçla biteceği düşünülürken sonradan oyuna giren Riise'nin uzatmaların son dakikasında kendi kalesine attığı golle maç 1-1 bitiverdi işte.. Stamford Bridge'deki rövanşın favorisi yine yok.. Gönlüm Liverpool'dan yana dile kolay tek kanallı TRT yıllarının süt kupası finallerinden beri Ian Rush'lı günlerin bize futbolu sevdiren ilk göz ağırısıdır REDS!.. Ian Rush, John Barnes, Sounnes,Fowler gibi isimler geçicen akan sular durur bu futbol manyağı bünyede.. ama iki takımda güzel futbol oynarsa kazanana hakkını teslim ederim.. İlk maç gibi taktik savaşı yerine teknik ve estetik savaşı olsun yeter.. Futbol bu Avram Grant kardeşim satranç değil..

Hiç yorum yok: