23 Nisan 2008 Çarşamba

City Of Violence

DVD marketleri dolaşırken, izlemediğim , kaçırdığım yeni bir asya filmi görünce düşünmeden alıp kasaya yöneliyorum.. Blogda ; Uzakdoğu sinemasını Cinematografo etiketinde 3 bölüm olarak uzun uzun anlatmıştım.. Son izlediğim uzakdoğu filmi City Of Violence oldu.. Türün meraklıları için manga tadında bir görsel şölen olmasının dışında bu film bir ''Film Noir'' yani kara film.. Yönetmen uzakdoğu sinemasının son dönem en fazla parlayan yıldızı ; Ryoo Seung-Wan ..Manga tadındaki Film Noir Action'ların değişmeyen yıldızlarından Jung Doo-Hong ise başrolde.. filmde oldukça geniş bir yeri dövüş sahneleri tutuyor ama bu da filmin aslında bir kara film olduğunu değiştirmiyor.
Filmde olay yapısı gereğince kahramanların (biri hariç) gerçek ile yüzleşmesi kolay olmuyor. Buna ek olarak filmin başında ve bitişinde yeralan lise yılları flashback'leri olaylara karşı karakterlerin duruşunu aslında daha iyi anlamamızı sağlıyor. Hal böyle olunca film pop corn dövüş konseptinden uzaklaşıyor ve sona yaklaşırken harika estetize edilmiş, yapılabilecek tek tabirle Tarantino'nun damak tadına layık bir kara film çıkıyor karşımıza. Estetik uzakdoğu aksiyon sinemasının tüm nimetlerine rağmen %100 Grindhouse tadı bile alabiliyoruz filmden.Film kurgusal sağlamlığının yanında türün sevenleri için başlı başına bir görsel şölen niteliği taşıyor..Zorlu aksiyon sahnelerinde , kovalamaca ve takiplerde dublörlerin performansları inanılmaz hem de dövüş sekansları yapay olmaktan uzak: Boyuna indirilen yan tekmelerin yada koşup duvardan sekmelerin bu kadar gerçekçi görünmesi bile beni şaşırttı. Aslına bakarsnaız filmde çok fazla şaşırtıcı şey var: Filmin ismine aldanmayın zira film vahşet öğelerini ilginç şekilde açıkça teşhir etmeksizin verilen bir şiddet tasviri kullanıyor, bunu şiddetin kansız kullanımı anlamında söylüyorum: Zira film çoğu türdaşından daha az kan içeriyor. Yine şaşırtıcı şekilde film kadın-erkek duygusallığını kullanmaktan ilginç şekilde kaçınıyor ve bununla da takdirimi kazanıyor: Filmde bayanların diyalogları 1 dakikayı bulmuyor. Filmin o tarz bir duygusallıktan uzak tutulması ne çocukluk günleri hissiyatını kaybettirmiyor ne de erkeksi bir intikam duygusunu...
Karakterlerin tamamının aslında bir noktada zayıflıkları olduğu ortaya çıkıyor ve bu da eski arkadaşlığı çökertecek olayları saplayacak ortamı hazırlıyor. Pil Ho karakterine özellikle hayran oldum diyebilirim. (Çimento kalite kontrolü harika sahneydi) Tüm bu özellikler ve fazlası yüzünden sona yaklaşılırken aslında ne olacağı içinize doğsa bile filmi asla bırakmıyor, daha da bağlanıyorsunuz. Film misyonu üzere bildik son için tahmin edebileceğinize fazladan bir kurban daha seçerek size son bir dakika golü daha atıyor. Son dönemlerde böyle kurgusal bakımdan sürükleyici filmler bulunmuyor.. ABD sineması iflas ededursun, asya sineması gümbür gümbür üretmeye, orjinal kalmaya, kendi sanatının normlarını oluşturmaya ve tüm türlerde klasikler yaratmaya devam ediyor..

Hiç yorum yok: