Biz Bir Başka Alem İsteriz...
"ho appena finito di suonareed ora come al solito in partenzaper portarvi fino alla vittoria."sempre con noi."sessizlik henuz basladi (aslinda sesimi henuz kestim)ve alisilmis gitme vakti geldisize zaferi getirmek icin"herzaman bizimle..
Lazio'nun en etkin taraftar grubu ; '' irriducibili '' 12 kasım 2007 tarihinde offical sitesinin açılış sayfasını bu şarkıyla donatıyordu..ve arkasından yukarıdaki maddeleri alt alta sıralayarak mesajı göndermek istedikleri yere zarfı atıyorlardı.. Polis tarafından öldürülen bir Lazio'lu taraftar için klübün en büyük taraftar grubunun bu tepkiyi vermesi anlaşılır bir davranış biçimiydi ancak ilginç olan aynı gün Serie A -B- C dahil tüm Calcio (İtalyan futbol ligleri) takımlarının taraftar dernekleri ortak tepkiyi bu ortak şarkıyla gösteriyordu.. Çünkü 11 kasım 2007 tarihinde İtalyan Calcio'sunun Ultras'ları için; yine bir Lazio taraftarı olan Vincenzo Paparelli'nin As Roma Ultras Curva'sından atılan bir işaret fişeğiyle öldürülmesinden (romalılara göre vincenzo'yuda polis öldürmüştü) ve yıllar önce avrupa kupalarında oynanan Juventus Liverpool finalinde iki takım taraftarları arasındaki olaylar sonucu dünya futbol tarihine ''heysel'' faciası olarak geçen olayın arkasından gelen üçüncü ve en önemli dönüm noktalarından birisi yaşanmıştı.. 12 kasım tarihli manşetlerin içeriğini belirleyen olay, 11 kasım günü ; Serie A'da İnter ve Lazio taraftarları arasında maç öncesi yaşanan olaylarla çakılan kıvılcım sonucunda Lazio taraftarı Gabriele Sandri'nin polis kurşunlarıyla öldürülmesiydi..
Günümüz Kapitalizminin endüstriyel sınırlarla kuşattığı futbolun, finansal yönüne egemen olan ve reklam pastasının büyük dilimine sahip olunca sahadaki ruhuda satın alabileceği yanılgısına düşen egemenlerin medyası için bu haber sadece ''sahalarda görülmek istenmeyen klasik kriminal hardcore holigan haberlerinden biri '' olabilir.. oysa endüstriyel futbol karşıtı ultras taraftar hareketleri için olay başlı başına bir isyan nedeniydi.Nike ve Adidas gibi küresel şirketlerin veya skysports ile rai uno 'nun gündeminde Sandri olmayabilir ancak bugün futbolu beyaz camlı plazalardan değilde stadyumların kalearkalarından,deplasman trenlerinin yıkık dökük koltuklarından, alkole boğulmuş publardan, taraftarın kendi maddi imkanlarıyla çıkardığı tribün kültürü fanzinlerinden yükselen ortak çığlıkla yaşayanlar için sandri'nin polis tarafından katledilişi polisle savaşın resmen başlaması demektir. Oyunun bahissiz, mafyasız, şikesiz ve politikacı zırvaları olmadan sokaktaki öz haline dönüşü için mücadele veren, dünyanın tüm kıtalarında ortaklaşa yazılan taraftar hakları manifestosuyla direnişi başlatıp ''no al calcio moderno'' (modern futbola hayır) çıkışıyla sürdüren ultras oluşumlar için bu haber ; haber değeri taşıyan kriminal bir vakka değil, palermo ve catania arasındaki olaylı derby di sicilia'da yeniden açılan ve ölçüsüz şiddeti anayasal vatandaşlık haklarını hiçe sayarak, karşılarındaki insanlara yönelten stadyum polisini stadlardan atmak yolunda ilerleyen kollektif cephenin biraz daha genişlemesi anlamına gelir.
En basit haliyle Sandri; egemen medyanın yansıtmaya çalıştığı profilin çok uzağında bir insandı. Futbolu futbol olduğu için seven, hepimizin özlediği, mahallenin en şık abilerinin oyununu, o sevdiğimiz aradığımız ama endüstri içinde kaybettiğimiz futbolu seven, oyunun bu bozulmamış halini bi yerlerde bulabileceğine inanan, toprak sahada dizlerimizi kanatarak kana kana oynadığımız ve oynamak için iki taş ile basit bir meşin yuvarlağın yettiği basit sokak futbolunu özleyen , endüstriyel futbol karşıtı bir taraftardı .Bu nedenledir ki dünyanın heryerinde oyunu kurtarmak için mücadele veren ultras oluşumlar Sandri için, pankartlarıyla omuz omuza saf tuttu. Türkiye'nin UltrAslan'ıda mabedleri kapalı tribünde R.İ.P Sandri dedi kilometrelerce uzakta karlı kaplı Norveç'in Rosenborg tayfasıda. Salt bir taraftar olarak Sandri'nin; Sicili tertemizdi. Dünyaya bizim gibi sol duyusuyla bakmaya çalışanların ve hayata nasıl bakarsanız futbolada öyle bakarsanız düsturuyla oyunun politik arka planını gözardı etmeyenlerin asla sevemeyeceği bir takım olan mussolini'nin SS Lazio'sunun taraftarı olmasına karşın Sandri; bir tane dahi sabıkası bulunmayan(bulunsa ne farkeder ki?), irricudibilinin içine mevzilenmiş otonom neo nazi oluşumlarla uzaktan yakından bağı bulunmayan(bağı bulunsa dahi ortak ultras duruş gereği yine kollektif olarak tüm gruplar onun yanında olurdu) , 26 yasinda, deplasmanlara sık hatta hiç gitmeyen,kendi halinde dj'lik yapan, ailesi hayalleri kurmaya çalıştığı bir yaşamı olan, ortalama gelir seviyesine sahip bir italyandi. Tek günahı futbolu sevmek ve maçları hepimize dayatılan adeta tribünden çok kapitalizmin reklam panolarına dönmüş lüks localardan oturarak maç izleme zorlamasına karşı çıkarak, Curva'lardan maç izlemek olan bir insandı.. Polis cinayete kaza süsü vermek için olayın kargaşa esnasında kazayla patlayan bir kurşunun sekmesiyle gerçekleştiğini savundu . Oysa binlerce insanın önünde polis önce jop sonra biber gazı arkasından silah kullanarak kitlelerin üzerine gelmiş son aşamada ise sandri birebir hedef alınarak kurşunlanıp öldürülmüştü.
En basit haliyle Sandri; egemen medyanın yansıtmaya çalıştığı profilin çok uzağında bir insandı. Futbolu futbol olduğu için seven, hepimizin özlediği, mahallenin en şık abilerinin oyununu, o sevdiğimiz aradığımız ama endüstri içinde kaybettiğimiz futbolu seven, oyunun bu bozulmamış halini bi yerlerde bulabileceğine inanan, toprak sahada dizlerimizi kanatarak kana kana oynadığımız ve oynamak için iki taş ile basit bir meşin yuvarlağın yettiği basit sokak futbolunu özleyen , endüstriyel futbol karşıtı bir taraftardı .Bu nedenledir ki dünyanın heryerinde oyunu kurtarmak için mücadele veren ultras oluşumlar Sandri için, pankartlarıyla omuz omuza saf tuttu. Türkiye'nin UltrAslan'ıda mabedleri kapalı tribünde R.İ.P Sandri dedi kilometrelerce uzakta karlı kaplı Norveç'in Rosenborg tayfasıda. Salt bir taraftar olarak Sandri'nin; Sicili tertemizdi. Dünyaya bizim gibi sol duyusuyla bakmaya çalışanların ve hayata nasıl bakarsanız futbolada öyle bakarsanız düsturuyla oyunun politik arka planını gözardı etmeyenlerin asla sevemeyeceği bir takım olan mussolini'nin SS Lazio'sunun taraftarı olmasına karşın Sandri; bir tane dahi sabıkası bulunmayan(bulunsa ne farkeder ki?), irricudibilinin içine mevzilenmiş otonom neo nazi oluşumlarla uzaktan yakından bağı bulunmayan(bağı bulunsa dahi ortak ultras duruş gereği yine kollektif olarak tüm gruplar onun yanında olurdu) , 26 yasinda, deplasmanlara sık hatta hiç gitmeyen,kendi halinde dj'lik yapan, ailesi hayalleri kurmaya çalıştığı bir yaşamı olan, ortalama gelir seviyesine sahip bir italyandi. Tek günahı futbolu sevmek ve maçları hepimize dayatılan adeta tribünden çok kapitalizmin reklam panolarına dönmüş lüks localardan oturarak maç izleme zorlamasına karşı çıkarak, Curva'lardan maç izlemek olan bir insandı.. Polis cinayete kaza süsü vermek için olayın kargaşa esnasında kazayla patlayan bir kurşunun sekmesiyle gerçekleştiğini savundu . Oysa binlerce insanın önünde polis önce jop sonra biber gazı arkasından silah kullanarak kitlelerin üzerine gelmiş son aşamada ise sandri birebir hedef alınarak kurşunlanıp öldürülmüştü.
İtalyan polisinin korumakla yükümlü olduğu sivillere karşı işlediği suçların bir özet dökümünü yapmak istesek ansiklopediler yazmamız gerekir.Şampiyonlar liginde oynanan bir Roma Galatasaray maçı sonrası aynı polisin ırkçı küfürler eşlinde Galatasaray yedek klübesini, teknik heyeti, futbolcuları joplarla dövdüğü daha dün gibi aklımızdayken o bu polisin maçta birini kurşunlarak öldürmeside bu alemin içindeki insanlar olarak bizi şaşırtmıyor aslında.İtalya'da sırf stadyumlarda sözde güvenliği sağlamak için görevlendirilen spor polisinin davaları bile başlı başına ayrı bir hukuksal mücadeleyi gerektirecek derecede külliyat boyutuna ulaşmış durumda.Koyu bir Milan taraftarı olan, eski kara - kızıl tugaylar tribün grubu neferi ünlü sosyalist aktivist Negri'nin hapishaneden yazdığı ; ''Milan Daima'' yazısında belirttiği suçlar arasında maçlarda gözaltına alınanların aylarca ortadan kaybolduğu ve bunun bir şekilde italyan hükümeti tarafından holiganizmle mücadele olarak anlatılıp üstünün kapatıldığı gibi iddiaları asla unutmamak gerekiyor. Korumakla görevli olduğu vatandaşların anayasal anlamda gvence altına alınan dokunulamaz yaşam haklarını defalarca çiğneyen bir kolluk gücüne karşı italya'da her gün büyüyen ve kollektif bir isyana dönüşen stadyum kaosunu anlamamak güç değil. Sandri'nin öldürülmesini geçen yıl yine silah kullandıkları palermo catania maçında gelen bir taşla kör olan arkadaşlarının öcünü aldıkları şeklinde yorumlayanlarda var, polisin kontrolden çıktığı klasik bir serie a calcio'su cinayeti olarakta veya no al calcio moderno aktivistlerinin ortak sloganında anlam bulduğu şekilde ''tüm egemenler katildir ve stadlardan defol polis'' biçiminde dışavuranlarda..
Yaşanan süreçte; tüm bu bilgi karmaşası ve farklı yorumlar içerisinde tartışılmaz olan tek bir gerçek vardı. Televizyonların kar zarar hesaplarına dayalı finans ölçümleriyle yaşayan, şifreli kanallar yoluyla ele geçirdikleri ''herkesin eşit imkanlarla futbol izleme hakkını'' ortaklaşa protesto eden , stadlardan polisin çekilmesini isteyen, Curva'ların (ultras grupların toplandığı kale arkaları)hergün artan bilet fiyatlarını ortaklaşa protesto edip bir lazio roma derbisinde veya inter milan maçında birbirilerinden ölesiye nefret etseler bile ortak kararla stadı ortaklaşa boş bırakan , bahis şirketlerinin spekülasyonlarına karşı bahissiz futbol manifestosunu benimseyen , formaların eski klasik ve düz hale gelmesini talep ederek fakir takımları daha fakir zengin takımları daha zengin yapan sponsorluk anlaşmalarına karşı kendi klüpleri zenginler liginde yer alsa bile yönetimlerini ısrarla protesto eden ultras'lar için Sandri'nin öldürülmesinin tek bir anlamı var ; İSYAN!. Bu isyanın simgesi Sandri; Lazio'nun can düşmanı italya'nın sosyalist takımı Livorno'nun otonom marksist gruplarından tutunda, yine sandri'ni taraftarı olduğu lazio'nun ezeli rakibi ve ebedi düşmanı başkentin büyüğü AS Roma'nın taraftar derneklerinin Lazio'lu sandri'nin tabutuna sarı kırmızı atkılarını sarıp güllerle donatmasına kadar büyüyen bir ortak refleks geliştirmiştir. Bir pankartı çaldırdıkdan sonra onurlu bir duruş göstererek biz klüp yönetimlerinden yardım almayız diyerek tribünlerden çekilen koreorafi şampiyonu AC Milan'ın FDL'sine kadar herkes Sandri'nin cenazesinde ortak saf tutrarak tüm dünyaya futbolun gerçek sahibinin hala sokaktaki insan olduğunu göstermiştir.. Sandri olayı tıpkı vincenzo olayı gibi ;''başka bir futbol mümkün'' diyerek 68 paris'inde barikat arkasına kazınmış ''gerçekçi ol imkansızı iste'' düsturunu yaşamlarının baş öznesi yapan Ultras'ların topyekün isyanına dönüşmüştür. Sandri vakkası bir milattır ve Liverpool'un efsane menejeri Shankly'nin bir zamanlar söylediği gibi ''futbol bir ölüm kalım meselesi değil çok daha ötesidir.''...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder